10 Ekim 2014 Cuma

Alaçatı / Pegasus Windsurf Dünya Kupası

26 / 31 Ağustos tarihlerinde, Alaçatı' da gerçekleştirilen windsurf şampiyonası bir çok deniz tutkununu bir araya getirdi. Bizde bu yarışmadan, dünyaca ünlü sporculardan ayrı kalmamak adına Alaçatı' ya ufak bir kamp ve dalış heyecanıyla yola koyulduk.

Yarışmanın ancak 30 ve 31 Ağustos' daki final ayaklarına yetişsekte tüm yarışma heyecanını ve coşkusunu iliklerimize kadar hissettik :)
Yola koyulmadan önce, 29 Ağustos günü gerek çadırı havalandırma ve genel bir kontrolü gerekse kamp eşyalarının hazırlanması gerekiyordu. Neyse ki yanımızda Alaçatı' da yıllarını hatta çocukluğu kamp yaparak geçiren Yiğit ER EKMEKÇİ vardı. :) Kendisinin tecrübelerine dayanarak kamp çantasını Alaçatı' ya özel hazırladım.

Öncelikle Temmuz ve Ağustos ayı, gerek sabah gerekse gece saatlerinde oldukça sıcak geçmekte. Her ne kadar geceleri hafif bir serinlik hissi olsada uyku tulumunu sevmeyen ve 'rahat kamp' özlemi çekenler için basit bir pike bile yeterli olmakta.
Bu sebeple yanıma uyku tulumu yerine ince bir pike ve polar hırkamı aldım.
Sırasıyla gerek duyduğum ekipmanları yazmak gerekirse;
.Yazlık çadır, ince mat, pike.
.Kafa lambası, Çadır feneri, küçük bir el feneri ve bolca yedek pil.
.2 Bıçak, kamp ocağı, plastik çatal, bıçak, tabak v.b.
.Çöp poşeti,(çöpün yanısıra kirli ve ıslak giyecek saklamada, yağmurda korunma amaçlı kullanılabilir.)
.Yedek kargo pantolon ve tişört.
.Uzun ve sağlam bir ip, çadır yağmurluğu, çakmak.
.Yama gerektirebilir durumlar için iğne iplik ve çadır yama kiti.
.Sinek kovar (ki en önemlilerinden) :), bandana ve güneş gözlüğü.
.Dalış ekipmanları (Zıpkın, palet, ağırlık v.b.) kamp duşu


Ekipman olarak az ve öz olmasının ana sebebi ise şampiyona alanının sıradan bir kamp alanından çok uzakta olup, gerek gıda gerekse tatlı su açısından bol alternatifli olmasından kaynaklanıyor :)
Yarışmanın beşinci, bizimse birinci günümüz olan 30 ağustos cumartesi günü oldukça yorucu geçti. Sabahın erken saatlerinde yola koyulduk, sırayla tüm ekip toplanıp Alaçatı windsurf şampiyonasının yolunu tuttuk. Ancak yol boyunca ara ara dizilmiş serpme kahvaltı ve gözleme yapan harika kır bahçelerinide ihmal etmedik :). Kahvaltımızı da yaptıktan sonra derhal yola koyulduk, yarışma heyecanı Alaçatı sokaklarında dahi hissediliyordu, çok geçmeden kamp kuracağımız alana ulaştık.
Ufak bir keşif sonrası gerek sessiz gerekse yarışmayı rahatça izleyebileceğimiz, sörf okullarının bittiği bir mevkiye konuşlandık. Çadırları kurduğumuz gibi, biranda yarışmayı izlerken bulduk kendimizi. Akabinde sıcacık kum ve bir o kadar soğuk denizin keyfine baktık.
Zıpkınla dalış içinse, ilk gün Orsa tarafını tercih ettik. Gün batımını yakalayıp bir kaç balıkla güzel bir akşam yemeği planlasakta gerek suyun bulanıklığı, gerek gün batımını hafif kaçırmamız, gerekse deniz kestanelerinden oluşan bir tarlaya girmemiz tüm planı bozdu :)
Dalış umutlarımızı bir sonraki güne bırakıp, Yiğit abiyle biribirimizi teselli ettikten sonra tüm ekip Alaçatı' da pizza yemek üzere yola koyulduk. Tüm gün boyunca bir etkinlikten diğer bir etkinliğe koşturmaktan halimiz kalmasa da kısaca bir Alaçatı turu yapmayı düşündük, ancak o kalabalık tahammül edilir gibi olmadığı için rotamızı tekrardan kamp alanına çevirdik. Birazda kamp alanında sohbet, muhabbet derken Yiğit abi' nin son balık umudu olan olta safhasına geçmesini izledik. Ama ne yazık ki oda zıpkın avımız gibi hüsranla bitti. Gece geç saatlerde yatıp sabahın o klasik çadır sıcağında uyandık.

Şampiyonanın finali  ve bizimde Yiğit abiyle artık bir kaç balık vurup adımızı temize çıkarma vakti gelmişti. Sabahın erken saatlerinde sörf okullarının son bulduğu kayalık mevkilerden dalışımıza başladık, küçük küçük de olsa mırmır ve çipuralara rastladık. Ama en güzeli ise 30, 40 cm boylarında ki Orfozumuz olmuştu, hem kalabalık olmamız hemde küçük ve nadide bir balık olması sebebiyle orfuzu es geçip ancak uzaktan seyrettik. Ne yazık ki çok geçmeden aynı su bulanıklığının belirmesiyle yine tüm avımız hüsranla bitti. Bizde alternatif olarak biraz denizden biraz karadan, Şampiyonanın sabah ayaklarını izledik.

Her ne kadar dalışımız hüsranla sonuçlansa da dostlarla bir arada olmak ve yarışma heyecanını azda olsa tadabilmek paha biçilemez bir zevkti. En nihayetinde yine hüsranla sonuçlanan bir av sonrası, soluğu Alaçatı' daki nostaljik bir simit fırınında aldık. Kahvaltı sonrası birazda Alaçatı turu attıktan sonra kamp alanına geri döndük. Yarışma finali sonrası eğlence safhasına kalamadan, biraz denizin tadını çıkardıktan sonra çadırlarımızı toplayıp tekrar İzmir yollarına düştük.
Rahat, deniz manzaralı ve bir o kadar deniz aktiviteleriyle dolu Alaçatı sahillerini, sörf okullarını herkese tavsiye ederim. Sürekli bir windsurf şampiyonası yaşanmasada, sörf okulları bu açığı yeteri kadar kapatıyor. Bilhassa amatör kampçılar ve yeni başlayanlar için harika bir kamp alanı olduğunu vurgular herkese 'adrenalin' ve 'hayat' dolu güzel günler dilerim :)
Devamını oku...

4 Ağustos 2014 Pazartesi

Ayvalık, Alibey (Cunda) adası / Keşif dalışı sürprizi(Video)

Sualtı avlarımız sırasında hepimiz, mutlaka küçük sürprizlere denk gelmişizdir, bu paylaşımımda Alibey (Cunda) adası dalışımda keşif yaparken art arda karşılaştığım ufak sürprizlerimi sizlerlede paylaşmak istedim :)




Devamını oku...

13 Mayıs 2014 Salı

Dağcılık / Temel malzemeler ve Türkiye dağları

TEMEL MALZEMELER

Kaya tırmanıcılarının çok çeşit ve sayıda malzemeleri vardır. İpler, karabinalar, emniyet
kolonları, kasklar, ayakkabılar. Bunlar bizi daha iyi tırmanıcı yapmaz, ama güvenliğimizi
sağlar.

KAYA TIRMANIŞ AYAKKABILARI (KATA, FRICTION)
Modern kataların ilk öncüleri Pierre Allain ve Emil Bordenau tarafından tasarlanmış ve 1930’larda Paris yakınlarındaki Fonteinbleu’nun bouldering alanlarında görülmeye başlanmış. Büyük değişiklik 80’lerin başında gerçekleşmiş. Oldukça sert olan karbon asıllı taban yerine özel geliştirilmiş kauçuk tabanlar kullanılmaya başlanmış. Bugün hemen bütün katalar , naylon veya kanvasla kaplanmış yumuşak deriden bir üst örtü
ve bükülebilir esnek bir kauçuk tabandan oluşur. Bu kauçuk taban daha iyi bir sürtünme, daha yapışkan bir taban için geliştirilmiş özel bir bileşimdir. Çoğu kaya tırmanış ayakkabısı (katalar) birçok kaya tırmanma tekniğini başarıyla uygulayacak şekilde üretilirler.

MAGNEZYUM TOZU ve TORBASI
Magnezyum tozu, tırmanış sırasında elin terleyip kaymasını engeller. Küp, toz, krem ya da top şeklinde olabilir. Torbanın özellikleri de şunlar olmalıdır: Elin rahat girebileceği boyutlarda olmalı, tamamen kapanmalı ve bele bağlamak için perlonu olmalıdır.
 
KASKLAR
Kask, tırmanış ya da emniyet alma eylemleri sırasında bizi başımıza çarpabilecek şeylerden koruyan bir tür başlıktır. Kasklar iki temel dizayn grubuna ayrılabilir:
- plastik kabuk ve içinde perlon askı ayar bantları
- plastik kabuk ve içinde polystyrene köpük askı sistemi İki tip kask da darbeleri sönümlemek üzere dizayn edilmiştir. Perlon bantları kullanan sistem yükle esnerken, diğer tipte köpük şekil değiştirerek sıkışır.

EMNİYET KOLONLARI
Emniyet kemeri ip ile vücudunuz arasındaki bağlantı noktasıdır. Alpler’de yapılan ilk tırmanışlarda ipler doğrudan bele bağlanıyordu. Ancak perlon keşfedildikten sonra, yükü bel ve bacaklara dağıtmak amacıyla ilk kuşamlar yapılmaya başlanmıştır.
KARABİNALAR
Karabina açılıp kapanabilen bir kapısı bulunan, alüminyum, çelik, titanyum gibi sağlam ve hafif metallerin alaşımlarından imal edilen bir cins halkadır. Değişik çeşitlerde, boyutlarda ve tasarımda olabilir. Karabinalar bir şeyleri birbirlerine bağlamak için kullanılırlar; tırmanıcı ipya da emniyet noktasına, ipi emniyet noktasına ya da bir çok emniyet malzemesini emniyet kemerine. Yüksek çekerlidirler; mutlaka aşırı kuvvetlere dayanmak zorundadırlar. Hafiftirler; çünkü tırmanıcılar çok sayıda karabina taşırlar.

İPLER
Neden dinamik ipleri kullanıyoruz?
Tırmanış iplerinin temel görevi düşen tırmanıcıyı güvenli bir şekilde tutmaktır. Bir düşüşün sonunda büyük bir potansiyel enerji açığa çıkar.Bu enerjinin bir kısmı emniyet aletlerindeki sürtünme, bağlanma düğümünün sıkışması, emniyetçinin hareketi vb. tarafından emilir. Ancak hala yüksek değerde enerji açıktadır. Eğer ipimiz bu enerjiyi sönümleyemez ise tırmanışçıyı etkileyen kuvvet çok büyük olur. Etki kuvveti dediğimiz, ip sistemindeki bütün sürtünmelerden sonra ip üzerinde kalan kuvvettir. Bir tırmanış ipinin görevi sadece düşen tırmanışçıyı tutmak değil, bunu yaparken ortaya çıkan kuvvetleri de insan vücudunun dayanabileceği sınırlar içinde tutmaktır. 
Bu yüzden dağcılık ipleri yük altında esneyebilen ve böylece kuvveti sönümleyen dinamik iplerdir. Dağcılık ipleri binlerce ince lifin burgular halinde birbirlerine sarılması ile üretilirler. İplerin bu yapısı, iplere yük altında bir yay gibi davranma özelliği sağlar.

YARDIMCI İPLER
Çapları daha küçük olan iplerdir. Bu ipler emniyete yardımcı olarak prusik halkası, takoz veya hex ipi, istasyon eşitlemesi, arabant gibi amaçlarla kullanılabilirler.

PERLONLAR
Emniyet noktalarını birleştirmeye, ekspres oluşturmaya, emniyet kolonumuz yoksa kolon yapmaya, çantaya mat bağlamaya yani çok işe yarayan enli dokuma malzemeleridir. Çeşitli genişliklerde, boylarda, dikişli ve dikişsiz olarak üretilirler.

TÜRKİYE DAĞLARIMIZ

Türkiye, özellikle Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgeleri ile çok zengin dağcılık mevkileri sunmaktadır. Türkiye'de 3000 metrenin üzerinde bir kaç yüz doruk bulunmaktadır. Ancak Doğu ve Güney Doğu'da yaşanan terör olaylardan ötürü, uzun süredir bu bölgeler kademeli olarak dağcılığa kapanmıştır.

Batı Anadolu'da Bursa'da 2543 mt ile Uludağ, Bolu'da 2378 mt ile Köroğlu, Ilgaz'da 2565 mt ile Büyük Hacettepe, Salihli'de 2157 mt ile Bozdağ, Honaz yakınlarında 2571 mt ile Honaz, Dinar yakınlarında 2737 mt ile Barla ve Beyşehir yakınlarında 2900 mt ile Dippoyraz dorukları başlıcalarıdır. Bunun yanında Antalya bölgesi dağcılık açısından çok zengin bir yöredir. Antalya, Kaş ve Kumluca üçgeni içerisinde bulunan ve genel adı ile Beydağları adı verilen sıradağların dağcıların yoğun uğrak bölgesidir. Bu yörenin başlıca dorukları Akdağ (3024 mt), Kızlar sivrisi (3086 mt) ve Tahtalı'dır (2350mt).

Orta Anadolu'da Niğde il sınırları içerisinde iki adet sıradağ grubu vardır. Çamardı ilçesi yakınlarındaki Aladağlar Türkiye Dağcılığının arenası konumundadır. Sayısız dorukları, uzun kaya duvarları, kaya antrenmanları için çalışma vadileri ile kusursuz bir dağcılık bölgesidir. Dipsizgöl Narpuz, Yedi Göller, Emli ve Vay vay olarak dört ana bölgeye ayrılır. Başlıca dorukları B.Demirkazık, Direktaş, Kızılkaya, Kızılyar, Alaca ve Kaldı'dır. B. Demirkazık bloğunun Kuzey yüzü 650 metrelik bir kaya duvarından oluşmaktadır. Ulukışla yakınlarındaki Bolkarlar 3500 metre civarındaki dorukları ile zengin bir dağcılık ortamı sağlamaktadır. Başlıca dorukları Er, Eğer, Kızıldöküt, Keşif ve Medetsiz'dir. Bu bölgede ayrıca Aksaray'da 3258 metrelik Hasan Dağı ve Kayseri'de 3916 metrelik Erciyes dağı bulunmaktadır. 

Doğu Karadeniz dağları yeşillik ile kucaklaşmış olduklarından dağcılar ve yürüyüşçüler tarafından çokça gidilen yerlerdir. Gümüşhane'den başlayarak Artvin'e kadar 3000 metrenin üzerinde uzanan Doğu Karadeniz sıradağları sırtı birçok zirve bulundurmaktadır. Dağcıların uğradıkları ise dört ana bölge vardır. Rize Çamlıhemşin üzerinden gidilen bu bölgeler Verçenik grubu, Kaçkar grubu, Bulut grubu ve Altı Parmaklar grubudur. Başlıca dorukları Kaçkar (3937 mt) ve Verçenik'dir (3711mt).

Doğu ve Güney Doğu Anadolu'da Erzincan'da 3500 metre civarındaki Munzur ve Keşiş dağları 1980'den beri tırmanışa kapalıdır. Türkiye'nin en güzel buzullarını barındıran Hakkari'deki Cilo Sat sıradağları 1984'ten beri tırmanışa kapalıdır. En yüksek doruğu 4168 metrelik Cilo dağıdır. Van gölü kıyısında bulunan Nemrut ve Süphan dağları ile Türkiye'nin en yüksek doruğu Büyük Ağrı (5168 mt) ve Küçük Ağrı dağları ise 1991'den beri tırmanışlara kapalıdır.

Ağrı dağı, Erciyes, Kaçkar ve Cilo dorukları ile beraber Türkiye'de bulunan tek gerçek buzulları barındıran doruklardır.

Yazar: Amatör Dağcı Barış YILDIRIM
Devamını oku...

10 Mart 2014 Pazartesi

Dağcılık / Tırmanış stilleri

1. Traditional (geleneksel) Tırmanış:
Dağcının, emniyet aletlerini kendisinin yerleştirdiği serbest veya yapay (aid) stil tırmanış türüdür. Öncünün yerleştirdiği emniyet aletlerine (serbest stilde tırmanılıyor ise) karabina takılır ve tırmanış ipi karabinadan geçirilir. Bunun sayesinde, dağcının olası bir düşüşte emniyet aleti yeterince sağlam yerleştirilmiş ve takıldığı yerden çıkmaz ise düşüşü önlenebilir. Aksi bir durumda ise emniyet aleti patlar ve tırmanışçı bir sonraki alete kadar düşmeye devam eder. Geleneksel tırmanışı spor tırmanıştan farklı kılan ise emniyet aletlerinin yerinden çıkma veya patlama riskidir. Geleneksel tırmanışta öncü tırmanışçının yerleştirdigi emniyet aletleri (takoz vb.), takipçi tırmanışçı (artçı) tarafından toplanır.

1a. Serbest Tırmanış (Free Climbing):
Günümüzde en popüler tırmanış şeklidir. Kısaca değinmek gerekirse, dağcı kaya üzerindeki tutamak ve basamaklarda, kendi fiziksel yeteneklerini kullanarak hareket ederken, ip ve benzeri malzemelerini güvenlik amaçlı kullanır. Tırmanışçı yükselmek için yapay tekniklere başvurmaz. İp ve emniyet malzemeleri sadece tırmanışçıyı herhangi bir düşüşte tehlikeden korumak için kullanılır.

1b. Yapay Tırmanış (Aid Climbing):
Günümüzde sadece free (serbest) stilde tırmanılması mümkün olmayan uzun duvar çıkışlarında kullanılmaktadır. Artificial Climbing de denilir. Bu tarz bir tırmanışta lider, yükselmek için çesitli aletlerden faydalanır, örnegin ip, sikke, jumar, hook, ip merdiven vb. Herhangi bir çıkışta lider tırmanıcının sikkeye (bolta) basması veya tutması çıkışın yapay sayılması için yeterli sebeptir, serbest çıkışı bozar. Serbest stilde tırmandığını söyleyip de rotanın kimi yerinde sikkeye basan veya sikkeyi tutarak yükselen tırmanıcılar ne yazık ki mevcuttur.


2. Spor Tırmanış :
Serbest stilden (Free Climbing) tek farkı emniyet aletlerinin (takoz, sikke vb aletler yerine boltların) daha önceden rotaya yerleştirilmiş olmasıdır. Tırmanışçıya sadece ekspres ile (ortasında naylon bir bant ve iki ucunda da karabin olan alet, ing. quickdraw) takmak kalır. Tırmanışçı yükseldikçe ipi ekspreslerin ucundaki karabinden geçirir. Spor tırmanış, geleneksel tırmanıştan (aletli tırmanış) çok daha güvenlidir. Lider tırmanışçının rotada alet takacak yer aramasına gerek kalmaz, böylece enerjisini harcamaz ve sadece tırmanışkonsantre olur. Bu sebeptendir ki, spor rotaların zorluk dereceleri geleneksel rotalardan daha yüksektir, problemler daha zordur, daha fazla güç gerektiren hamleler mevcuttur. En zor rotaların spor rotalar olmasının nedeni budur. 

3. Solo Tırmanış:
Tırmanışçı kendi emniyetini kendisi alır. Emniyetçi yoktur.
4. Free-Solo (İpsiz Tırmanış):
İp veya herhangi bir emniyetten yoksun olarak sadece kaya tırmanış ayakkabısı (kimi zaman çıplak ayak) ve toz torbası kullanılarak yapılan tırmanış türüdür. Free-Solo'da yapılan bir hata büyük ihtimal ile ölüm getirir. Bu stilde bir çıkış, kesinlikle çok güçlü bir psikolojik kontrol gerektirir. Panik, korku vb. duygulara kapılan bir free-solocunun sonu muhtemelen düşüşle noktalanan bir yaşamdır. John Bachar, Peter Croft gibi tırmanışçılar ile ekstrem boyutlara ulaşan free solo tırmanışlar, günümüzde Alain Robert vb. tırmanışçılar tarafından yapılmaktadır.

5. Bouldering (Kısa Kaya):
Free-Solo’da olduğu gibi kısa kaya da da sadece kaya tırmanış ayakkabısı ve toz torbası kullanılır. Fakat free-solo çıkıştan en büyük farkı yere yakın bir mesafede yapılmasıdır. Bouldering, kaya tırmanışına yeni başlamış biri için de, yıllardır tırmanan biri için de en verimli antrenmandır.

Tırmanıcı yerden fazla yükselmeden çeşitli tırmanış problemlerini çalışır, bununla birlikte de
teknik, lokal endurans (dayanıklılık), kuvvet, kuvvette dayanıklılık vb. tırmanışa büyük etkisi
olan becerilerini geliştirme imkanı bulur. Boulder rotaları kimi zaman dikey problemler iken,
kimi rotalar yan geçişlerden oluşur. Zor boulder rotalarında kuvvet veya kuvvette dayanıklılık gerektiren peşi sıra gelen komplike hamleler söz konusudur. Boulder problemlerindeki bireysel hamleler çoğu kez iple girilen rotalardan daha zordur.


İyi bir kısa kayacı aynı zamanda iyi bir atlayışcı daha doğrusu iyi bir konucudur. Zor problemlerde bir çok kez duvardan atlamak, kimi zamanlarda aniden kayan bir ayak yüzünden yere konmak durumunda kalırsınız. Bu yüzden boulder yapanların aynı zamanda da iyi birer atlayıcı ya da tabiri caizse iyi birer konucu olması gerekmektedir. Eğer gerekiyorsa boulder yaparken kask da takabilirsiniz. Etrafınızdan gelebilecek tepkilerden bu tür durumlarda çekinmeyin, zira sağlığınız söz konusudur. Bir problemden atladığınızdan şoku bacak kaslarınızı kullanarak yumuşatmaya gayret ediniz. Asla bacaklarınızı dik tutarak atlamayınız. Pozitif eğimli duvarlardan atlarken en büyük risk kafanızı duvara vurmanızdır. Boulder yaparken meydana gelebilecek kazaları azaltmak için iki kişi çalışmakta fayda vardır. Bir kişi tırmanırken, diğeri elleri ile tırmanıcı düşerse, onun yere düzgün bir şekilde konması için destek olur. Bu kişiye SPOTTER denilir. SPOTTER asla düşen tırmanıcıyı TUTMAZ! Sadece onun yere ayakları üstünde konabilmesi için yardımcı olur. Bouldering, kaya tırmanışı için etkili bir antrenman olsa da kimi tırmanışçılar sadece bouldering yaparlar, ipli rotalara çok nadir girerler. Hatta kimileri neredeyse hiç girmezler. Günümüzde bir çok bouldering müsabakası düzenlenmektedir.

Bir sonraki yayımda ise malzemeler ve Türkiye' de dağcılık faaliyetlerinin yapılabileceği mevkiler yer alacaktır. Şimdilik herkese bol adrenalinli tırmanışlar dileriz :)

Yazar: Amatör Dağcı Barış YILDIRIM
Devamını oku...

18 Şubat 2014 Salı

Dağcılık / Genel bilgilendirme

Dağcılık sporunun kökeni 18.yüzyılda Avrupalı zengin maceraperestlerin boş zamanlarını değerlendirmek üzere yaptıkları  aktivitelere dayanır. Fakat salt  dağcılık  insanlık tarihi kadar eskidir. Avcı-toplayıcı zamanlarımızdan beri insanlar göç, barınma, avlanma, yiyecek toplama gibi nedenlerle bir yaşayış biçimi olarak dağcılık yapmışlardır. Dağcılık, yamaç paraşütü konulu yayımlarda da değindiğimiz üzere yamaç paraşütü sporunun gelişmesinede vesile olmuş çok yönlü bir spordur.

'Dağcılık; belirlenen malzemeleri kullanarak belirli ilke ve kurallara bağlı olarak  dağlarda yapılan yürüyüş, kampçılık ve tırmanış sporudur. Dağcı ise; karda, kayada, buzda doğanın bir takım zorluklarının belirli araç gereçlerle doruğa, herhangi bir noktaya ulaşmaya çalışan kişidir.'
Bu ansiklopedik tanımın yanısıra kişisel gelişim, güç, esneklik v.b. şartlarıda yerine getiriyor olmanız gerekir. Örneğin bir dağa veya kayalık bir tepeye çıkmak isteyen bir kişinin, tanımda bahsi geçen ‘bir takım malzemeleri’ edinmiş olsa  bile yapacağı tırmanıştan önce kendisinin fiziksel ve mental açıdan bu işi yapmaya uygun olup olmadığını sorgulamalıdır. 6-7 günlük bir tırmanışta ben sıkıldım diyerek geri dönmeniz oldukça zor olabilir. Çünkü bu kararı aldığınızda geçen zaman zarfı içerisindeki yorgunluğunuzun üstüne, size en yakın köy uzakta olduğundan oraya ulaşmak için de büyük bir dikkat ve çaba sarf etmeniz gerekebilir. Dağ kazalarının %70’e yakını dönüş yolunda yaşanmaktadır. Birçok branşta olduğu üzere bu spora da başlamadan öncelikle psikolojik olarak hazır olmanız ve beden gücünüzüde göz ardı etmemeniz gerekir.

Ne yazık ki ülkemizde, bireylerin doğaya gitmesi, kamp kurması oldukça yadırganır ve aslında dağcılık sporunu zorlaştıran etkenlerden biri haline gelir. Ne yazık ki ülkemizdeki doğa sevgisi daha çok hafta sonu mangallarından ibaret olabiliyor. Dağcılık sporuna başlamadan önce bu düşünceden kurtulup dağcılığın bir amaçtan çok sportif bir aktivite olduğunu anlamak gerekir. Tarih sahnesine çıkan ilk insandan bugüne doğanın bir parçası olduğumuzu unutmamalıyız.
Dağcılık sporu aynı zamanda öz eleştiriyi, sabrı, sakinliği, esnekliği ve gücü kontrollü kullanmayı öğretir. İnsanın kabullendiği yeteneklerinin dışında henüz keşfedemediği yeteneklerini açığa çıkaran ve buna bağlı öz güvenini geliştiren bu sporu birazda teknik olarak ele alalım.



DAĞCILIK ÇEŞİTLERİ

1.SPORTİF TIRMANIŞ (SPORT CLIMBING) :
Genelde kaya üzerinde ya da yapay duvarlarda yapılan tırmanış şeklidir. Kendi içinde 4 ana kısma ayrılmaktadır. 


Kaya Tırmanışı: Kaya tırmanma teknikleri ve emniyet malzemelerini kullanarak kaya üzerinde bir ip boyuna (50 mt.) kadar yapılan tırmanma şeklidir.
Bouldering(Kısa Kaya): Yerden çokta yüksekte olmayan, kaya tırmanma tekniklerini kullanarak kaya üzerinde yapılan tırmanma şeklidir.
Uzun Duvar Tırmanışı: Kaya tırmanma teknikleri ve emniyet malzemelerini kullanarak kaya üzerinde bir ip boyundan (50 mt.) daha yüksek olan tırmanış şeklidir.
Yapay Duvar Tırmanışı: Daha çok kapalı alanlarda kimyasal malzemeler kullanılarak yapılan sabit veya ayarlanabilen duvar sistemleri olan, değişik boyutlardaki duvarlardır. Değişik şekil ve aralıklarda basamak ve tutamakları içermektedir. Top rope ( üstten emniyetli ip ) tekniğiyle çalışma yapılmaktadır. Bu tırmanış biçiminde dağcılık teknik malzemeleri yerleştirilmez.

KAYA TIRMANIŞI
Kaya tırmanışı; fiziksel ve zihinsel becerilerin aynı anda kullanıldığı bir spordur. İyi bir tırmanışın püf noktaları ise; güç, dayanıklılık, denge ve esnekliktir ve bir o kadarda problem çözme yeteneği,hesaplı riskler alabilme, konsantrasyon ve güven duygusu da önem arz etmektedir.

2.ALPİNİZM :

Alpin Stil: Zirve amaçlı bir tırmanıştır ve zirveye mümkün olan en kısa sürede gidilir, dönülür.
Kamplı Etkinlik( Trekking ) : Dağda çadır, barınak v.b. kamplı olarak yapılan yürüyüşlerdir.
Günlük Yürüyüş( Hiking ) : Dağda sabah başlayan ve akşam biten günübirlik yürüyüştür.
Ferrata: Kayaya sabitlenen metal merdivenler kullanılarak yapılan tırmanıştır.
Expedition: Dağda uzun süreli ve çok amaçlı olarak (Trekking, kaya tırmanışı, alpin vb.) diğer branşlara nazaran daha kapsamlı olarak yapılan etkinliktir.

Bir sonraki yayımda ise tırmanış stilleri, malzemeler ve Türkiye' de dağcılık faaliyetlerinin yapılabileceği mevkiler yer alacaktır. Şimdilik herkese bol adrenalinli tırmanışlar dileriz :)

Yazar: BAÜDAKS Başkanı / Amatör Dağcı Barış YILDIRIM
Devamını oku...

10 Şubat 2014 Pazartesi

Kampçılık / Kamp yeri belirleme ve son aşamalar

Kamp yerini belirlerken doğaya zarar vermeden, doğanın bir misafiri olduğumuzu unutmadan faaliyet planlarımızı, mevkimizi, çadır kurulum v.b. kurallarımızı belirlemeliyiz. Kamp sürecince konforumuz ne kadar önemliyse doğaya olan saygımızda en az o kadar önemlidir. Şimdi kamp süresince uyulması gereken kuralları, kamp yeri seçimi, çadır kurulumu v.b. konulara değinelim;

Kamp süresince uyulması gereken 'Doğa' kuralları;
-Mümkün mertebe kamp alanınızı, daha önce kurulmuş kamp alanlarına kurmaya çalışın.
-Vahşi doğa ile gündelik hayatınızı hiç karıştırmadan tamamen doğaya adapte olarak hareket etmelisiniz. Örnek verecek olursak herhangi bir milli park görevlisinin yada kamp alanınızın sorumlu bulunduğu yetkililerin kontrolü dışında doğadaki hayvanları kesinlikle beslemeyiniz!
-Kamp alanına varırken ve kamp süresince, daha önce kullanılmış yolları kullanmaya çalışın.
-Bitki örtüsünü, kayalık, taşlık yapıları kısacası çevre dokusunu bozmamaya özen gösterin.
-Tuvalet ihtiyacınızı gerek güvenlik, gerekse doğayı korumak adına kamp alanından ve su kaynaklarından uzakta gideriniz.
-Ateş yakacağınız zaman ise mümkün mertebe kamp ocaklarından faydalanın yada daha önce ateş yakılmış alanları kullanın. Fakat işleminiz sonrası ateşin söndüğünden mutlaka emin olun.
-Hijyeninizi korurken, tüm temizlik faaliyetlerinizide yine doğayı kirletmeden sürdürmelisiniz.
-Kamp sonrası ise kamp alanında bulunan, sizin veya sizden önceki grupların bıraktığı tüm çöpleri toplayın.

Kamp yeri seçimi;
Yer seçimleri sıralaması, bir çok kampçı adına farklılıklar göstersede genel kurallar itibariyle aynıdır.
-Daha önceden kamp amaçlı kullanılmış, tahrip olmuş alanlar.
-Karlı alanlar / doğayla temasımızın en az olduğu alanlardır.
-Kayalık mevkiler / doğayla temasımızın yine en az olduğu alanlardan biridir.
-Kumlu, topraklı mevkiler.
-Orman içinde açık, bitkisiz, ölü bitkilerle kaplı alanlar.
-Su kaynaklarından en az 50 metre uzaklıkta, dere yatakları, taşkın durumu, çığ, taş düşme riski olan yerler tespit edilmeli ve bu tehlikelerle birlikte vahşi hayvanların geçiş yolları üzerine kamp kurulmamalıdır.
-Ayrıca yamaç diplerine, karlı alanlarda derin vadilere, yüklü bulutların olduğu yerlerin altına, ıslak kaya ve ağaçların altına kesinlikle kamp kurulmamalıdır.
-Dağcılık faaliyetleri içerisinde, dağ yamaçlarına hatta bizzat dağa paralel  kurulan çadırların profesyonel dağcı ve ekipmanlar ile gerçekleştirildiğini unutmayınız :)
-Çadır kurulan zeminin taşlı ve eğimli olmamasına dikkat edilmelidir. Eğerki eğimli bir arazideyseniz uyku tulumunuzun başını yukarıda(yüksek) kalacak şekilde yerleştirin.
-Çadırınızın içini yağmurlu havalarda korumak için, çadırın etrafını kazmak yerine çadırınızı zeminde yüksek kalan bölgelere kurarsanız su size ulaşmadan akıp gidecektir.

Çadır kurulumunda dikkat edilmesi gerekenler;
Bir çok çadırın kurulumu farklılık gösterir ancak en yakın zamanda standart bir çadırın kurulum videosunu sizlerle paylaşacağım.
-Çadırınızı kesinlikle kamp öncesinde, evinizde yada uygun olan herhangi bir noktada, kurulum talimatlarını okuyup bir kere kurunuz.
-Çadırınızı (torbasından/çantadan...) kurulum safhasına geçene kadar çıkarmayınız.
-Kurulum işlemine başlamadan çadırınızın ekipmanlarını çadıra zarar vermeyecek şekilde çıkarmaya başlayın.
-Çadırınızı kurduktan sonra tentesini geçirmeden yada gerdirme işlemlerine başlamadan rüzgarın sürüklememesi için, içine kamp çantanızı yada ağır bir kaç eşyanızı atabilirsiniz.
-Çadır tenteniz eğer nemli ise çok germeden kurunuz. Tente kuruduğu zaman yırtılma olabilir.
-Çadırınızı kurduktan sonra içine ilk olarak matınızı serin ve çantalarınızı daha sonra boşaltın.
-Uyku tulumlarınızı yatana kadar açmayın.
-Acil durumlarda hızla çadırınızdan çıkabilmeniz için, çadırın kapı bölgesini içeriden ve dışarıdan mutlaka açık bırakınız.
-Yemek pişirme ve yeme işlemlerini deneyimlerimce çadırınızdan uzakta yapmaya çalışın ki doğadaki hayvanlarla yakın ilişki kurmayın :)
-Çadır içerisindeki malzemelerinizi mümkün olduğunca gruplar haline ve torbalanmış olarak muhafaza ediniz.

Uyku tulumu bakımı ve kullanımı;
-Uyku tulumunuzu kullanılmadığı takdirde, bol ve hava geçirmeyen torbalarda muhafaza etmelisiniz.
-Uyku tulumunuzu, kamp yapma sıklıklarınıza göre periyodik bir tablo oluşturup ara ara havalandırmaya çalışın.
-Ayrıca uyku tulumunuzu kamptan bir gün önce çadırınızla birlikte açıp havalandırmanızda fayda var.
-Kullanım öncesi uyku tulumunuzun altına mat gibi soğuğu geçirmeyen ve yerle birebir teması engelleyen malzemeler yerleştirin.
-Uyku tulumunuzu açarken iyice silkin ve dolgu malzemesinin yayıldığından emin olun.
-Uyku tulumuna girmeden mutlaka bere gibi ısı kaybını önleyecek ek ekipmanlar ve nemli olmayan giysiler tercih edin.
-Uyku tulumunuzun boyunun size uygun olduğundan emin olun ki ısınacak yer miktarını arttırmayın.
-Çok kalın giysiler ile tuluma girip kabarmasını engellemeyin.
-Su geçirmeyen herhangi bir kılıf, yağmurluk, poşet gibi malzemelerle uyku tulumunuzun ayak kısmını sarabilir ve böylece ısınacak olan yer miktarını düşürebilirsiniz.(kabarmayı engellemeyecek şekilde)
-Terlemeden yapılacak birkaç hafif egzersiz hareketi yada kısa bir yürüyüş vücudunuzu, uyku tulumunuza girdiğinizde sıcak tutacaktır.
-Uyku tulumunuzun içerisinde, vücut ısıtan bantlar gibi ek ekipmanlar kullanıp çok soğuk havalarda ısınmanızı kolaylaştırabilirsiniz.
-Uyku tulumunuzda boş kalan alanları polar battaniye, mont gibi malzemelerle doldurabilirsiniz.
-Çadırda tek kalmak çadırın iç ısısını düşürmektedir.
-Uyku tulumunuzda fazla hareket etmeden uyumaya çalışın ki sıcak hava sürekli dışarıya sızmasın.
-Kullanım sonrası tulumunuzu iyice havalandırın. Çadır, barınak, sivri uçları olmayan dallar gibi yerlere asıp havalandırabilirsiniz.
-Uyku tulumunun kirlenmesi ile birlikte kabarma durumuda azalacaktır. Mümkün mertebe uyku tulumunuzu yıkamamanız önerilsede piyasada satılan çeşitli koruyucularla birlikte yıkamanız mümkün.

Bu ana ekipmanların yanısıra diğer ekipmanlarınızıda mümkün olduğunca kullanma talimatları doğrultusunda kullanıp gerek güvenliğinizi sağlayıp gerekse malzemenin ömrünü uzatabilirsiniz. Benim keyifli bir kampa bakış açım disiplin, plan ve doğaya saygı kurallarında yatıyor. Bu kurallar doğrultusunda nice keyifli, güvenli, macera ve adrenalin dolu faaliyetlerinizi gerçekleştirebilirsiniz. Son olarak size kamp yerleri arasında Kazdağları' nı önermeden geçemeyeceğim. İşletme kamp alanları, bireysel kamp alanları, doğal hayatın el değmemiş olması, şelaleleri, su kaynağı bolluğu, doğadaki hayvanların 'uzaktan' ve tatlı sesleri :) gibi birçok cezbedici özelliği bir arada barındırıyor. Bence Kazdağları, kamp maceralarınız arasında mutlaka olması gereken yerlerden biri  :)
Devamını oku...

6 Şubat 2014 Perşembe

Kampçılık / Çanta yerleşimi ve plan

Kamp kurmak için gerekli malzemelerimizi temin ettikten sonra sıra çanta yerleşimi ve planlama aşamalarına geldi. Kamp sürecinin keyifli geçebilmesi için öncelikle çantamızın en iyi şekilde yerleştirilmesi ve planlar çizelgemizin de bir o kadar iyi hazırlanması gerekir. Çantamızı hazırlarken dikkat edeceğimiz her husus, sırtımızdaki yükün güvenilir ve rahat taşınmasını aynı zamanda acil durumlarda çantanın can kurtarıcı bir rol üstlenmesini sağlar. Plan ise kamp süresince güvende olmamızı, aklımızın herhangi bir yerde olmayıp tamamen huzurlu bir kamp yapmamızı sağlayan ve hayati önem taşıyan bir aşamasıdır.
İlk olarak temin edilen malzemeleri çantaya yerleştirme aşamasına değinelim;


'Kampçılık / Gerekli malzemeler' sayfasında bahsi geçen malzemeleri ve sizinde kişisel eklemelerinizle çantamıza en kullanışlı ve en az yer kaplayacak şekilde yerleştirmemiz oldukça önemli.
Öncelikle eşyalarımızı gruplandırmak ve bunları not etmek işimizi oldukça kolaylaştırır. Fileli torbalar yardımı ile gruplandırılan eşyaları muhafaza edebilirsiniz. Çantanıza en basitinden bile olsa mutlaka yağmurluk alın ve sugeçirmez özelliği olsa dahi yedekte mutlaka bir tane bulundurun. Çantamızda, 'çanta bağlama kayışları' ve 'uyku tulumu bölümü' yoksa ilk olarak uyku tulumumuzu(en alta) koyabiliriz. Hatta sıkıştırma torbası olmayan bir uyku tulumunu çantanızın en altına yerleştirirseniz daha az yer kapladığını görecekseniz. Ağırlığı fazla olan eşyalarımızı uyku tulumunun hemen üstüne ve sırtımıza yakın olarak ortalanmış bir biçimde yerleştirmeliyiz. Kamp ocağı ve ekipmanı, yiyecekler, su şişeleri v.b. ekipmanlarımız ağır sınıfına giren birimlerdir. Kamp ocağı ve kartuş gibi ek ekipmanlarımızı mümkün olduğunca tedbirli ve sıkıca sarıp yalıtılmış tutmakta fayda var. Bu ağır eşyalarımızı uyku tulumunun üstüne ortalayarak yerleştirdikten sonra yanlarını ve boş kalan kısımlarını polar battaniye, polar mont, tuvalet kağıdı, kıyafet gibi yumuşak malzemelerle doldurulabiliriz. Ağır eşyaları mümkün olduğunca çantamızın orta noktasına yerleştirmeliyiz. Son olarakta kullanacağımız eşyaları ihtiyaç sıramıza göre çantaya yerleştirip ilk safhayı bitirebiliriz.

Sıra çantanın dışındaki bağlantı sistemlerini kullanılarak malzemelerin yerleştirilmesinde. Çantamızın çevresine kesinlikle ağır eşyalar asmadan yine denge mantığıyla hareket etmeliyiz. Çantanın en altındaki bağlantı kayışı ile çadırımızı sabitleyebiliriz (Yan kayışlarla tutturulan çadır dengesizlik yaratır). Yan bağlantı kayışına matımızı ve yine yaklaşık ağırlıktaki herhangi bir ekipmanımızı yerleştirebiliriz. Gerek kendinize gerekse çevrenizdeki arkadaşlara zarar vermemek amacıyla, baton, kürek gibi uçları yada etrafı keskin aletleri kesinlikle koruma kılıfı olmadan, çantanın 'yan bağlantı noktaları'na koymamalısınız. Çanta kapaklarına ise sıkça kullanılan harita, atıştırmalık gıda, bıçak, fener, pil, pusula, ip, bant gibi eşyalar koyulabilir. Kazdağlarında başıma en çok gelen sıkıntılardan biri olduğu için belirtmeden geçemeyeceğim :) Sağlam bir ip, gerek kamp için gerekse çantamız için oldukça büyük öneme sahip.Çünkü çantamızın aniden dikiş atması, hafif yırtıklar oluşması her an başımıza gelebilecek bir olay ve anında çözüm gerektiren bir sorun. Çantamızın yerleştirilmesi için ihtiyaç sırası, güvenlik, hacim ve taşıma kolaylığı gibi noktalara değindikten sonra bel kemerine geçebiliriz. Çantanın yanısıra bel kemerinede kılıflı bıçak, fener, düdük, telefon gibi anlık ve aciliyeti yüksek ekipmanlar yerleştirilebilir.

Artık ekipmanlar hazır vede çantamıza gerekli şekilde yerleştirilmiş vaziyette. Sıra plan çizelgemizde.
Peki bu çizelgede neler olmalı? ;

-Gideceğimiz kamp alanının haritası,
-Tüm malzemelerin gruplar halindeki not çizelgesi,
-Kamp alanında bulunan yada bulunabilecek hayvanlar hakkında geniş çaplı bir not çizelgesi,
-Jandarma v.b. acil durumlar için ilgili birimlere ait telefon rehberinden oluşan bir not çizelgesi,
-Kamp alanınız Milli Parklar bölgesinde ise mutlaka iletişim bilgileri ve kamp izni,
-Kampa tahmini varış süresini, acil durumlarda gidilebilecek yerleşim yerleri yada kaçış noktalarını ve yine bu acil durum prosedüründe geçecek olan süreyi, izlenecek olan yolların yer aldığı bir not çizelgesi,
-Kampta tahmini kalış süremiz ve bu süre doğrultusunda gıda, giyecek, yakıt(kamp ocağı kartuşu v.b.) gibi ekipmanların tahmini süre doğrultusunda temin edilmesi,
-Su temin edebileceğimiz noktalara ait tahmini varış süreleri ve izlenecek yollara ait bir not çizelgesi,
-Eğer ki kamp süresince aynı zamanda avlanacaksanız, gerekli avlanma prosedürlerine uygun bir şekilde avlayabileceğiniz hayvanlar hakkında ve avlama taktikleri içeren geniş bir not çizelgesi bulundurmanız oldukça önemlidir.
Ayrıca kamp amacınıza yönelik sizlerde bu notlara eklemeler yapabilirsiniz. Bu planlar doğrultusunda kamp süreci daha disiplinel, daha güvenli ve daha huzurlu geçer. Artık yola koyulup belirlenen plan ve program doğrultusunda kamp alanımıza gidebiliriz...

Bir sonraki sayfamda kamp yerini belirleme, kamp süresince mücadele etmemiz gereken şartları ve kamp alanını oluşturup keyifli bir kamp yapmanın detaylarını kişisel tecrübelerimle birlikte sizlere aktarmaya çalışacağım.
Devamını oku...

1 Şubat 2014 Cumartesi

Kampçılık / Gerekli malzemeler

kamp çadırı
Doğa sporları içerisinde belkide en çok tabiatla ve kendimizle başbaşa kaldığımız spor dallarının başında geliyor. Genelde dağcılık sporunun bir parçası gibi görünsede başlı başına adrenalinle harmanlanıp ekstrem bir spor dalına dönüşebiliyor. Dağ yamaçlarına, şelalelere paralel düzende, sarp kayalıklara dahi kurulabilen çadırlar, kendi el yapımı barakalarınız, basit bir uyku tulumu ve daha nice alternatifleri bulunmakta. Basit bir 'çadır kamp'tan çok daha ötesine taşımak tabiki yine sizin elinizde. Gerek doğa ile başbaşa kalabileceğiniz gerekse adrenalini uyku tulumunuzda dahi hissedebileceğiniz bu çok yönlü sporu daha yakından tanıyalım;

Öncelikle bu spora başlamadan belli bir miktar bütçeyi gözden çıkarmanız ve doğayla cidden barışık olmanız gerekir :) Başta hemen hemen herkes kendini doğaya adapte edebileceğini düşünsede, daha çadırı kurarken bile ufak sıkıntılar baş gösterebiliyor. Böcek korkusu, çalı çırpının temizlenmesi, çevrenin gözlemlenmesi, su yatakları, deodorantsız ve duşsuz günler derken bir anda kampınız kabusa dönüşebiliyor. Bu sebeple öncelik düşünce safhasında olmalı :) Vahşi doğanın ortasında, kendinizi yeri gelecek huzurda ve güvende yeri gelecek tedirgin ve bunalmış hissedebileceksiniz. Tüm bunları ve daha nice detaylarını göze alırım diyorsanız artık malzemelerimizi hazırlama safhasına geçelim;

-Öncelikle 'kamp çanta'nın, tüm ekipmanların hacmine göre belirlenip mümkünse en son temin edilmesini öneririm.
-Kamp bölgesinin hava şartlarına göre su geçirmeyen ve kişisel ihtiyaçlarınıza cevap verebilecek  iyi bir çadır,
-Yine kamp bölgesinin hava şartlarına göre uyku tulumu ve mat(ayrıca şişme yatakta tercih edilebilir ancak hantal kalır ve ekipman arttırmanızı gerektirebilir),
-İlk yardım çantası,
mat
-Kişisel yağmurluk ve hatta acil durumlar için çadırın su alması ihtimaline karşı, çadırı çevreleyebileceğiniz büyük bir yağmurluk. Her ne kadar çadırınızın ebatlarında bir yağmurluk bulmanız zorda olsa muşambalardan hatta çöp poşetlerinden koli bandı yardımı ile kendi 'çadır yağmurluğu' nuzu yapabilirsiniz.
-Aydınlatma amaçlı en az 2 tane el feneri, en az 2 tane kamp lambası, kafa lambası ve bolca yedek pil.
-Piyasada portatif kürek, çekiç, testere gibi bir çok sistemi bir arada barındıran kamp küreklerinden temin etmeniz daha az yer kaplayan ve daha pratik bir çözüm oluyor.
-Keyfi olarak kamp taburesi kullanılabilir ancak her malzemede taşıyacağınız yükü çok iyi hesaplamanız gerekir :)
-Kamp ocakları, ister gazlı ister kartuşlu olanını tercih edebilirsiniz.
-Kahve, çay, yemek, su kaynatma işlemleri için mümkünse bir tane geniş cezve yada ufak tencere kullanırsanız daha pratik olacaktır.
-Isı yalıtımlı 1 adet kamp bardağı,
-Çatal, bıçak ve kaşık sistemlerini yine bir arada bulunduran çakı gibi pratik bir alet almanızı öneririm.
-En az 2 tane bıçak ve çok fonksiyonlu bir çakı,
-Sinek ve haşere kovar sprey,
-Su muhafaza edebileceğiniz, kullanım amacınıza yönelik ebatta matara yada termos,
-En az 2 tane pusula,
-Kamp alnının bulunduğu bölgeyi gösteren, googlemap ten dahi alabileceğiniz bir harita,
-Çanta hacminizin durumuna göre dürbün,
-Su filtresi ki bu oldukça önemlidir, doğal kaynaklardan su elde etmek için.
-Kağıt peçetelerin yanısıra havlu vazifesi görecek herhangi bir bez, bolca ıslak mendil,
-Güneş kremi,
-Kağıt, kalem,
-Çakmak, kibrit ve mutlaka yedekleride temin edilmeli,
kamp alanı-Kamp alanınıza göre olta ve misina gibi balık tutmanıza yardımcı olacak malzemeler hayati önem taşır.
-İmdat paketi (düdük, kibrit, mum, pusula, olta, misina, çengelli iğne, sargı bezi, su filtresi, şeker, çivi, kağıt, kalem v.b.)
-Bıçak v.b. malzemelerinizi üzerinizde taşıyabilmeniz için sağlam bir kemer,
-Kamp süresine göre, gözden çıkarabileceğiniz basit ve dayanıklı giysiler, hafif olmasıyla birlikte sıcak tutan polar mont, bandana, güneş gözlüğü, kamp alanına uygun sağlam bir ayakkabı, şapka, ihtiyaca göre terlik olabilir,
-Oldukça sağlam ve ihtiyaç durumuna göre belli uzunluklarda ip,
-Genelde pek değinilmez ama benim en çok önem verdiğim konuların başında gelir; kamp alanındaki yaban hayat hakkında önceden alınan bilgiler ve yaban hayvanlarına karşı önlemlerden oluşan notlar,
-Büyük boy çöp torbası, doğayı bizzat bulduğumuz gibi bırakmak ilk kuralımız olmalı,
-Yemekleri gece poşetleyebileceğimiz koku geçirmeyen, sağlam poşetler ki bunlar doğadaki hayvanları kamp alanımızdan uzak tutmaya yarar.

kampçı
-Tüm bunların yanısıra birde kişisel bakımımdan vazgeçmem derseniz portatif kamp duşlarını piyasada bulmanız mümkün. Oldukça kullanışlı ve kendi suyunu ısıtabilen bu duşlar kamp süresince hijyen şartlarınızı en yüksek seviyede tutar. Ancak yine doğayı şampuan gibi kimyasal atıklarla zehirlememek için önleminizi almanız gerekir. Deodorant ve parfüm gibi hoş kokularıda evde bırakmak gerek bizim gerekse doğa için en doğru karar olacağını unutmayalım. Bu hoş kokular, sıcak ve soğuk değişimine, sıkça ve sert bir şekilde maruz kalırken kaşıntı yaratabileceği gibi doğadaki hayvanlarıda üzerimize çekebilir.
     Malzemeleri çoğaltmak sizin elinizde ancak sıkça söylediğim gibi ilk kural doğayı bulduğumuz gibi hatta daha iyi bırakmak, ikinci kural çanta hacmini düşünerek malzeme tedarik etmek, üçüncü ve son kural kampı mutlaka programlı ve içimize sinerek yapmak. Malzemeler konusunda, sizlerinde önerilerinizi yorumlar bölümüne bekliyorum. Bir sonraki sayfamda kamp çantası hazırlama, kamp planı v.b. noktalara değineceğim...

Devamını oku...

28 Ocak 2014 Salı

Zıpkınla balık avı / teknikler 3 - 'Kule ve Yemleme teknikleri'

Zıpkınla balık avcılığında sizlere aktarabileceğim son tecrübem olan, kule ve yemleme tekniklerinden bahsedeceğim. Avlanma sırasında agaşon, sığ su baskını, kule, yemleme teknikleri genellikle birlikte kullanılır. Zamanla bu teknikleri ve daha fazlasını harmanlayıp size en uygun avlanma şeklini ortaya çıkarıp, heyecanlı bir sualtı avı yaşayabilirsiniz.

'Kule tekniği' daha çok sudaki hareketiniz üzerine geliştirilmiş ve oldukça önemli bir tekniktir. Tekniğin en can alıcı noktası ise avımıza mümkün olduğunca yaklaşabilmektir. Dalış öncesi ağırlık ayarımız ise bir o kadar önemli, örneğin 6 metrede avlanılacaksa 3 metrede nötr olmamız gerekir. Dalışa başlamadan 4 dakika kadar diyafram soluması oldukça önemli, tabi dalış öncesi sürekli nefes egzersizinide unutmamak gerekir. Genel tavsiyeler nefesi gırtlağımız ile tutmak üzere ve kesinlikle çokta doğru bir yöntemdir. Diyaframda nefes tutmaya çalışmak daha çok oksijen harcatıp, sualtında kalma süresini ciddi oranda düşüyor.
 Diyafram soluması sonrasında artık gerekli nefesi tutup, şnorkeli ağzımızdan çıkarıp iyi bir ördek dalışına geçebiliriz. İlk metrelerde ne kadar güçlü palet vurursak geri kalan metrelerdede hiç palet vurmaksızın sessizce ilerleriz. Bu iniş sırasında kesinlikle ani hareket yapmadan, zıpkını bir parçamız gibi hafif kolumuzu kırıp vücudumuza paralel tutmalıyız ki balıkları daha dibe varmadan ürkütmeyelim. Mutlaka kulak eşitlemesi yapacağımız için diğer elimiz boşta ve maskemize yakın olmalı. Tabiki her teknikte olduğu gibi bu tekniğide zamanla tecrübe edip daha uygun yöntemler bulmak sizin elinizde.

Diğer yazılarımda kefal, çipura ve levrek avlama konusunda daha başarılı olunabilecek taktikler aktardım ancak barbun avlamanın inceliğine değinmeden geçemeyeceğim :) Her denizde karşınıza çıkabilecek olan barbunun küçüğünede tekir denir. Genelde 15/20 civarı sürü halde gezerler. Zıpkınla avcılığı basit gibi görünsede, avlamanın oldukça zor bir yönü var ki oda barbunun yenilir halde kalması. Pek kaçmayan ve sakince dipte gezen bu balığı avlamanın püf noktası ise barbunu kafasından ince bir şiş ile vurmakta yatıyor.
tekir
Haliyle barbunu vurmak hem atışta profesyonellik hemde ciddi bir sabır istiyor. İlk avlanma dönemlerimde hiç balık vuramayıp, agaşonuda henüz pek beceremediğim dalışlarımda, barbunların altımdan sakince geçip gitmesi pekte olağan gelmiyordu :) Bu sebeple derhal barbun avına yöneldim ancak zamanla hem deneyimlerim, hemde tavsiyeler doğrultusunda, acemi dönem için pekte zıpkın avcılığına uygun olmadığını gördüm. Küçük ve bir o kadar lezzetli bu balığı hem kafasından vurmak hemde ufak oluşu nedeniyle bolca avlamak elbette zor. Ancak yılmayıp, barbun avlamak için kendi taktiğimi geliştirdim. 1, 1.5 metrelik, ara boşlukları çok düşük olan ağ ile etraflarını çevirip, sakince avlamak mümkün ve kesinlikle tavsiye ederim :) Tabi burada önemli olan her avda olduğu gibi, başta avlanma ahlakına uygun avlanmak ve sakince ağa dolanmadan barbunu çevreleyebilmek :)

Balığı yemleme konusu ise oldukça rahat ve bol balık tutmak için, en azından aile boyu bir yemek ziyafetine daha çok hitap eder :) Tabi yemleme yapabilmek için her teknikte olduğu gibi, hava şartları, dip yapısı, balık türü gibi faktörler devreye girer. Ben size, sevgili dayımın tavsiyesi üzerine, Balıkesir, Akçay, 2. köprü mevkinde dere ile denizin birleştiği ağız kısmında yaptığım yemleme sistemini aktaracağım. Küçük salyangoz, karides ve midyeler genelde küçük balıkları, küçük balıklar ise levrekleri çeker. Bu sistem içerisinde yapmamız gereken öncelikle midye ve salyangoz toplamak oluyor. Yaklaşık 50 kadar salyangoz, 2, 3 avuç kadar karides ile 15/ 18 kadarda midye, avdan bir gün önce toplanır. Topladığımız bu yemleri akşamdan ortak bir poşete alıp akabinde kırıp büyük bir torbada ağzı bağlanıp buzdolabında dinlenmeye alınır. Sabaha karşı henüz gün aydınlanmadan, torbamıza biraz buz ilave edip av yoluna koyulabiliriz. Suda ilk yapmamız gereken poşete bir kaç tane minik delik açıp sonrasında bu poşeti bir ip yardımı ile dibe atacağımız herhangi bir taşa bağlayıp suda sabitleştirmek. Yaklaşık 10 dakika içerisinde önce küçük balıklar akabinde levrekler yemimize teşrif ediyor :)
 Tabi bu süre içerisinde ciddi bir sabır ve inanılmaz bir sessizlik oldukça önemli. Bu tekniği henüz çok uygulayamasamda Akçay' daki derenin ağız kısmında oldukça tekne trafiği olmasına rağmen ciddi miktarda balığın yeme geldiğini gördüm. Ne yazık ki tekne trafiği burada bana büyük bir dezavantaj olduğu için henüz bu taktik ile levrek avlayamadım :) ancak kış ayları içerisinde hem balıklar hemde çevre şartları açısından daha elverişli olduğu için, bu uygulamada kışın daha başarılı olunacağını düşünüyorum. Ayrıca 'yemleme poşetleri'de piyasada satılmakta arzu ederseniz suda eriyen ve yemleri dışarı bırakan bu özel poşetleride deneyebilirsiniz. Zıpkınla balık avında eğer sığ su avcısı iseniz kesinlikle size kış aylarını, iyi bir zıpkın scubasını, 75/100 lük bir zıpkını, sabahın ilk saatlerini öneririm. Diğer avlanma üzerine yazılarımla birlikte, zıpkın avcılığı sırasında hem kendimin hemde bir çok avcının uyguladığı avlanma taktiklerini sizlere aktarmaya çalıştım. Bu sportif aktivite konusunda yardımcı olabildiğimin umuduyla hepinize keyifli dalışlar ve heyecanlı avlanmalar dilerim :)

Teknik bilgiler için sevgili dayım Aykut ÖZENEL' e, Akçay mevkindeki zıpkın avcılarına ve TSSF onaylı dalış hocalarıma çok teşekkür ediyorum :)

Sığ su baskın tekniği
Agaşon tekniği
Devamını oku...

26 Ocak 2014 Pazar

Zıpkınla balık avı / teknikler 2 - 'Agaşon tekniği'

Zıpkınla avlanma teknikleri arasında sıra agaşon tekniğinde. Diğer yazılarımdada değindiğim gibi balıklar oldukça meraklı canlılardır. Agaşon tekniği ise balıkların merakına dayalı bir avlanma şeklidir. Kısacası en çok önerdiğim ve bir çok taktikle birleştirilebilecek harika bir tekniktir. Genelde gırtlaktan çıkarılan kalp atışı gibi ritmik bir ses olarak tanımlanır. Ancak benim en çok tercih ettiğim zıpkını tuttuğum elimin, iki parmağı arasına taş alıp, kabzaya ritmik olarak vurmak. Yine taşlık ve yosunluk bölgelerde diğer elimizi kamufle edebiliyorsak elimize taş alıp zemine ritmik olarakta vurulabiliriz. Ancak bunu çokta tavsiye etmem çünkü bu denli kamufle olabileceğiniz bir yeri bulmanız oldukça zordur :)
Her ne kadar Agaşon oldukça iyi bir avlanma yöntemi olsada yer seçimi, ses, akıntı, yatış şekli gibi faktörlerde her zaman avlanmaya etki eder. Yattığım mevkileri genelde gölgede kalan, kayalık ve yosunluk alanlarda seçiyorum. Daha öncede belirttiğim gibi mutlaka kıyıyı karşıma alarak yatıyorum ki balıklar kaçış sırasında kıyıdan derinliğe doğru bir yol izlerler. Genelde aynı mevkilerde dalarsanız zamanla nerede balık güzergahları var öğrenmeye başlarsınız ve bu ciddi bir avantaj olur. Sabah saatlerinde keşifle hiç uğraşmadan, önceden bildiğiniz güzergahlarda dalıp avınızı beklemeniz oldukça şansınızı arttıracaktır. Mevkimize mutlaka dipten ulaşmalıyız, ne kadar dipten yaklaşırsak o kadar az dikkat çeker ve bir o kadarda dibe adapte oluruz. Dibe inişimiz sırasında ise az palet vurmaya çalışalım ki daha dibe varmadan tehdit olarak algılanmayalım. Sinarit gibi balıklar çok taşlık mevkilerde gezinmez bu sebeple balığın yapısına görede yatış yerimizi iyi seçmeliyiz. Eğer kumluk mevkideyseniz kesinlikle hafifçe kum alıp bulanıklık yaratın ki balıklar sizi görmeden dibinize kadar gelsin :) ama kesinlikle bu işlemi çamur ve bulanık sularda uygulamayın :) Tabi bu bulanıklık sizinde görüş açınız düşürecek ve her an tetikte olmanızı gerektirecektir.
Sinarit
Zıpkınımızı tutuş yöntemimiz oldukça önemlidir. Tüfeği önümüzde olan bir yarık, çıkıntı, taş gibi noktalara ortadan dayayabiliriz. Dirseğimizi hafif kırık tutup bilek hareketleri ile balığı takip edebiliriz. Yattıktan sonra kesinlikle hareket etmemeye çalışın. Yine atışımızı yapmadan mutlaka tek bir hedefe odaklanın ki agaşon denemeniz boşa gitmesin. Takip sırasında bileğinizi çok hafif ve yavaşça hareket ettirin. Genelde 90 lık ve fazlası olan zıpkınlar önerilsede, sığ sularda 75 lik bir zıpkında gayet  kullanışlıdır. Önemli olan ne kadar kamufle olduğunuz, sessizliğiniz, balığın çeşidi ve farklı etkenlerdir. Zıpkın boyuda bu etkenler doğrultusunda profesyonelleştikçe kısaltılıp uzatılabilir. Derin dalışlarda 100 lük zıpkınlar çok daha iyi sonuç almanızı sağlar. Ve en önemlisi ise atışınızı nefesinizin son raddesinde yapmamanızdır. Çünkü balığı söndürmeniz uzun sürebilir, herhangi bir aksilik yaşanabilir. Çalkantılı denizlerde balıklar taşların arasında pek durmaz hemen taşların dışında durmaya çalışır. İşte tam bu an tekniğinizi ilerletmek için biçilmiş kaftandır :) Kış ayları sığ sudaki avlarımız için yine en elverişli dönemdir. Tekne ve balıkçı trafiğinin az olmasıda bir o kadar önemlidir. Paletler bilek ağırlığı ile desteklenmeli, dalışta şnorkel ağızdan çıkarılmalı ve kesinlikle sessiz, sakin bir ilerleyiş olmalı. 
Derin sularda ise daha büyük balıklara ulaşmamız mümkün. Sığ suda olduğu gibi çevre şartları çokta etki etmez. Daha fazla tecrübe, suda hareket kabiliyeti ve nefes egzersizi istediği için yeni başlayanlara pekte önermem. İniş ve çıkış süresini her zaman dalış sürenize ekleyip limitlerinizi zorlamamanızı öneririm. Tabi derinde olduğunuz için balıkla birlikte mesafede büyür. Buda makaralı ve 100 lük zıpkınları daha tercih edilebilir yapıyor. Küçük balıklara aldanıpta hemen atışa geçmeyin arkasında onu avlayan daha büyük bir balıklada karşılaşmaya her zaman hazır olun. Uygun mevkiyi belirlemek içinse mutlaka keşif dalışı yapın. Yerinizi belirledikten sonra sıra artık keyifle avlanmaya geldi. 'Agaşon tekniği' bir çok teknikte ve bireysel tecrübeleriniz doğrultusunda her zaman kullanılabilir bir sistemdir. Yazımın başındada belirttiğim gibi dalışlarda en çok uyguladığım ve sizlere en çok önerdiğim avlanma tekniğidir. Diğer paylaşımımda bir başka avlanma taktiğini ve tecrübemi sizlerle paylaşmak üzere şimdilik hepinize iyi dalışlar ve kusursuz avlanmalar dilerim...

Sığ su baskın tekniği
Kule ve Yemleme teknikleri
Devamını oku...